28 Nisan 2010 Çarşamba

Open your heart, I'm coming home..



"..Hey you! out there in the cold, getting lonely, getting old, can you feel me?.." diye başlıyor nev-i şahsına münhasır şarkımız.. Dinledikçe içindeki melankoliye insanı çeken cinsten.. Her ne kadar parçanın tamamı bir şekilde kendini ezberletmiş olsa da, kilit ve akılda kalan "seçkin" sözcükleri de olmuyor değil..

Ben en çok "Hey you! Don't help them to bury the light, don't give in without a fight." ile parçaya noktasını koyan "Together we stand, divided we fall"un hastası olmuş, o satırlarla şarkıyı hatırlamışımdır.. Bugün ise "Open your heart, I'm coming home"a garip bir şekilde takılı kaldım..


Eviniz, aslında kalbine girdiğiniz ve kapıyı kapattığınızda kanepeye uzanıp dinlenebildiğiniz insanlardır galiba.. Hayatın keşmekeşini bir kenara atabildiğiniz, yapacak/edecek o kadar çok şeyiniz varken dahi, hiç birini aklınıza getirtmeyen, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız insanlardır onlar..

Hapşuran birini gördü mü otomatikman "çok yaşa" dercesine, doğum günü olduğunu öğrendiği insanlara "iyi ki doğdun" diyen insanların yaptıkları bu görgü kuralı(!) bana oldukça samimiyetsiz geliyor. Bu samimiyetsizliğin farkına vardığımdan beridir de; bir on sene filan oluyor belki; doğumgünümü kutlamam, pek hazetmem alelacele ve "adettendir" dercesine pişirilip önüme konulan bu seremonilerden.. Ki benim için içten bir davranış sergilediğini düşünmemi isteyen, hırsız bankaların doğum günümü kutlamalarıyla bu "doğumgünü kutlayıcı"larının samimiyetsizlik açısından bir farkları yoktur.

Bugün bir doğum gününe gittim, bir kaç saat içinde benim de doğum günüme dönüştü ve ben de doğum günümü kutlamış oldum, garip di mi? (= İlginç bir topluluktuk bugün, aynı addan ikişer insan, aynı soyaddan bir üçlü bir ikili.. 27, 28, 29 Nisan ve 1 Mayıs'ta doğmuş 4 kişi :D Bunların etkisi var mıdır bilmiyorum ama her şeyden önce "teorik olarak" farklı ailelerden geliyor olsak da o an, o esnada aynı ailenin bireyleri gibi duran, gülen, eğlenen, sevinen, "yaşlanıyoruz"a birlikte üzülen bir aileydik.

Gece evime dönerken geçirdiğimiz bu geceyi düşündüm. Hayatta tek güvendiği insanlar kendi ailesi olan ben, o ailenin annem, babam ve kardeşimden daha geniş bir paydada var olduğunu düşünmeye başladım.. Eve doğru yürürken (ya da bir başka deyişle "evden ayrılırken") ayrılığın hüznü değil, kavuşmanın tatminkarlığı, güven duygusunun yarattığı iç ferahlığı kapladı içimi..

O zaman anladım işte neden bu satırların aklıma takıldığını, bu kadar melankolik, ağır bir parçada dahi insanın kendi halet-i ruhiyesine uygun satırları çekip çıkardığını.. "Open your heart, I'm coming home" diyebileceğiniz insanların var olması kadar güven duyabileceğiniz bir şey olmayacaktır bence bu dünyada..

Doğum günü kutladığım nadir yıllardan biri oldu bu sene.. "Open your heart, I'm coming home" diyebildiğim herkese varlıkları için teşekkürler.

0 tatava: