20 Nisan 2010 Salı

Into The Wild kafası..



Based on a true story. After graduating from Emory University in 1990, top student and athlete Christopher McCandless abandoned his possessions, gave his entire $24,000 savings account to charity and hitchhiked to Alaska to live in the wilderness. Along the way, Christopher encounters a series of characters who shape his life.

Mesai sonrası akşam eve gidince ilk işim bu filmi seyretmek olucak, artık daha fazla ertelememeliyim diye düşünüyorum. ""çok düşünme, hemen yollara düş, her bokun tam olmasını beklersen hiç yola çıkamazsın"" diye bir söz görmüştüm ekşide, sonra bloglamıştım SU'da. Zaman zaman kendime hatırlatıp gaz yediğim bir sözdür, severim :)

Into the wild'la ilk tanışmam, bir benzerini bir arkadaşımın ODTÜ ormanlarında yapmasıyla olmuştu.. İkinci tanışmam ise Serkan'ın ağzından hiç düşürmemesine denk geliyor sanırım. Ben ne zaman böyle bir maceraya atılırım, henüz bilmiyorum (= Motorlusunu yapabilirim belki.. hele bir motoru alayım da :D


"""such is the way of the world
you can never know
just where to put all your faith
and how will it grow

gonna rise up
burning back holes in dark memories
gonna rise up
turning mistakes into gold

such is the passage of time
too fast to fold
and suddenly swallowed by signs
lo and behold

gonna rise up
find my direction magnetically
gonna rise up
throw down my ace in the hole"""


Eddie Vedder, sen de kral bir abimizsin ;) Soundtrack'e de ulaşın derim en kısa zamanda, No Ceiling gibi isimlere sahip parçalar var, benim yüzüme salak bir gülümseme çökmüştü şarkının adını görünce (=

Atlamışım, bitirirken geçeyim, filmin yönetmeni de Sean Penn.. O da sevdiğimiz bir abimiz..

1 tatava:

koutali dedi ki...

merak ettim billah :)