30 Ağustos 2007 Perşembe

oh, don't ask why, I tell you we must die..






well, show me the way, to the next whiskey bar
oh, don't ask why, oh, don't ask why
show me the way, to the next whiskey bar
oh, don't ask why, oh, don't ask why
for if we don't find, the next whiskey bar
i tell you we must die, i tell you we must die
i tell you, i tell you, i tell you we must die
oh, moon of alabama, we now must say goodbye
we've lost our good old mama
and must have whiskey, oh, you now why
oh, moon of alabama
we now must say goodbye
we've lost our good old mama
and must have whiskey, oh, you now why
well, show me the way, to the next little girl
oh, don't ask why, oh, don't ask why
show me the way, to the next little girl
oh, don't ask why, oh, don't ask why
for if we don't find, the next little girl
i tell you we must die, i tell you we must die
i tell you, i tell you, i tell you we must die
oh, moon of alabama, we now must say goodbye
we've lost our good old mama
and must have whiskey, oh, you now why

17 Ağustos 2007 Cuma

waiting for..

en attendant godot..

seyretmediğim, ama yine de pek bi içime sinen, içimde garip bi aidiyetlik hissettiğim bir tiyatro oyunu..

Samuell Beckett'in..

beklemek, bişileri beklemek, olacak ya da olmayacak bir şeyler için umut etmek, umudunu yitirmeden beklemek, kimi zaman çok çok çok şüphe ederken, kimi zaman hayatta en emin olduğun şeymiş gibi bahsetmek..

beklemek..

Yeni Türkü'nün şarkısının sonunda olduğu gibi:

"
..
beklemek mi bizim yaşamımız
beklemek bizim yaşamımız.
..
"

ve zamanın öğrettiği en kallavi durumlardan biri:
umutla beklediğin şeye asla tastamam kavuşamazsın, çünkü beklediğinle kavuştuğun aynı şeyler değildir..

bu blog da umarım umutla beklenenlere bir özlem gibisinden çıkar ortaya..

öyle devam eder..

uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya başlayınca..